2 Ağustos 2006


GERÇEKTEN, DELİCESİNE, DERİNDEN

fani dünyanın gazabından kaçıp yine de popun esiri olmak mı istiyorsunuz? masalsı liriklerin cazibesine kapılıp sürüklenmek mi arzunuz? falsetto sesleri sert seslere tercih mi edersiniz? "evet"se buyrun sizi arkadaki vahşi bahçeye alalım...

savage garden, iki albümlük kısa bir geçmişe sahip. ancak bu demek değil ki sabun köpüğünden ibaret. bilakis 1993'te vokalist darren hayes rahip okulunu bırakıp, dindar bir öğretmen olması yönünde çizilmiş kaderini kapının önüne koymasının ardından müziğe teslim olmuş; müzisyen bir aileden gelme damarını kessen nota akacak, eksiksiz tüm müzik aletlerini ustalıkla çalabilen daniel jones'la eşleşmiş ve avustralya'nın küçük bir kasabasında başlayan yolculuk kısa sürede dünya turuna dönüşmüştür.

her zaman "en sevdiğim on albüm" arasında yer alacak debut "savage garden" dan çıkan "truly, madly, deeply" grubun virajı geçip hızlanmasına yol açacak başlıca şarkı olup ayrıca çok da bilinen bir melodidir. zaten şarkı, VH1'ın "en sevilen 100 aşk şarkısı" içinde de bulunmaktadır. ancak hayallere bilet almış kızın öyküsü "to the moon and back", tekerleme niyetindeki "i want you", hayes' in sesini fütursuzca kullandığı "tears of pearls", nazar boncuğu "universe", gruba adını veren anne rice romanlarından kopup gelmiş "carry on dancing", dans dans dans temalı "violet", benim diyen rock parçasını cebinden çıkaracak "break me shake me", kelimelerin dünyasını anlatan "a thousand words", zamanın kısalığına dem vuran "promises" ve küçük bir pazar gezintisi tadındaki "santa monica" albümün kalan kısmında bir milimetrelik dahi boşluk olmadığının kanıtlarıdır.

ikinci albümleri "affirmation"la dingin sulara yelken açan grup, debut kadar başarılı olmasa da yine tadı kulağımızda kalacak bir esere imza atmayı başarmıştır. kirsten dunstlı klibiyle gönül çelen "i knew i loved you" ve özgürlük sonesi "animal song" albümün tanınan yüzü olup, asıl alamet-i farikalar, bir çırpıda söylenen ve içinde "abur cubur, zararlı olduğu için pek tatlıdır" gibi hoş tespitler barındıran "affirmation", iki kalp arası kurdele "crash and burn", kuvvetli veda baladı "two beds and a coffee machine" ve tül gibi hafif "gunning down romance"tir.

iki albüm ardından grubun medyatik yüzü darren hayes, egosuna yenik düşerek grubu dağıtma kararı almış ve solo çalışmalarına başlamıştır. fakat 2002'de çıkardığı "spin" albümü, içinde "insatiable" gibi nefes nefese bir şarkı barındırsa da albümün kalitesi savage garden çalışmalarınsan fersah fersah uzak bir tablo sergilemektedir. 2004te "the tension and the spark" adlı yeni bir albüm daha yayınlayan hayes'in bu albümü ilk solodan çok daha başarısız olmuş, adının aksine hiçbir fırtına yaratamamış, "i like the way" hariç esip geçmiştir. zaten hayes'in çıplak kadınlarla çektiği britney spearsvari videosu "popular" da durmak istediği basamağın aynasıdır.

hayes şu sıralar 2007'de çıkaracağı yeni albümünün çalışmalarına devam ederken bir yandan da medya malzemesi olmaya devam etmektedir, zira haziran ayında iki yıldır beraber olduğu sevgilisi "richard cullen" ile evlenerek yıllardır süregelen eşcinsellik tartışmalarını doğrulamış, bu sayede yeniden gündemde yer almayı başarmıştır.

daniel jones ise evlenip avustralya'da kalmış ve lokal gruplara prodüktörlük yapmaya başlamıştır. halen çizgisinden sapmamış halde sessiz sakin hayatını idame ettirmektedir.

neticede savage garden 90'ların unutulmazlarından, kelebek kadar kısa ömürlü fakat büyüleyici olanlardan...
grubu vahşi bahçelerine gömerken şu cümleyi sarfedip toprağı atıyorum şimdi:
"en azından cesedi yakışıklı kaldı."


Hiç yorum yok: