8 Mayıs 2006


SLEEPING WITH GHOSTS: COVERS

Placebo'nun "Sleeping With Ghosts"tan çıkma olup albümden daha fazla değer verdiğim parçası: kavırlar...
Canım albümü tek tek incelemek istiyor. İtirazı olan?

Running Up That Hill: Engin ama dinginden fersahla uzak sesli Kate Bush'un en güzel şarkılarından biriyle açılıyor albüm ki muhteşem bir seçim. Molko'nun sesi öyle acıklı ama bir yandan da sağlam ki "Kate ruhuna sürtünmüş" denmesi mümkün.

Where Is My Mind: Bu soruyla ilk kez karşılaştığım "Fight Club" finalinden beri neler değişti? Aklını kaybedenlerin marşı bu şimdi. "Pixies" orijinli şarkının Brian tarafından araya konuvermiş "Ha?" nidası öyle yakışır ki bütüne, orjinalini satmak geçer aklınızdan. Sonra "Soulmates Never Die" dvd'si ve haliyle Pixies- Placebo düeti akla gelir de kurtulursunuz ikilemden.

Bigmouth Strikes Again: Benim için albümdeki baştacıdır bu şarkı. Bilmem nedenini anmaya gerek var mı? Placebo'dan The Smiths duymak, hatta The Smiths'in güzel bir kavırını duymak kırk yılda bir başa gelebilecek bir hadisedir; keyfini çıkarmak lazım. Şarkı orijinali kadar güzel olamasa da, ki bu tamamen Moz'un sesine duyduğum aşk yüzünden, yine de dinleyeni ziyadesiyle uçurup kaçırmakta.

Johnny and Mary: Robert Palmer'ı kim sevmez? Placebo çok sevmiş belli ki; zira şarkının hüzün dolu hikayesi aslında pek tanıdık olup yine de bu kadar güzel anlatılamaz. Mary'nin beklemelerini Johnny'nin bekleyememelerini,ikilinin kapı deliğinden izlediğimiz ilişkilerini Brian'ın sesinden duymadan keyiflendim denilemez.

20th Century Boy: Bar gediklisi, repertuvar delisi şarkının Placebo geçmişi kadife yumuşağı "Velvet Goldmine"a dayanmakta. Öyle ki filmde "kız çocuğu, cadı şapkalı Brian" mikrofonda deliler gibi şakımakta. Günümüzün toy boy'larına...

The Ballad Of Melody Nelson: Serge ah Serge... Eğer Placebo Fransa'nın bu en muhteşem sesinden bir parça aşırmasaydı gözüm açık giderdim vallahi. Serge Gainsbourg'un en meşhur şarkılarından biri olan bu "balad"ın Molko sesinden yansıması orjinalinden farklı olsa da yine de ziyadesiyle ballı kaymaklı. Belirtmeden geçmemek lazım bu kavırda arka plandaki kadın sesi ise Asia Argento'dan gelmekte ki Asia da Brian'ın eski yavuklusu. Bir nevi "Serge- Jane Birkin" mevzusu... Bakın konu erge olunca nasıl dillendim. Brian aynı zamanda Serge'nin şarkılarından oluşacak toplamada fransa'nın dişi Serge'si "Françoise Hardy" ile düet yaptı. Hem de "Requiem Por Un Con"da... Şarkıyı ve Françoise'yı bilenlerin dilinden şimdi "rüya gibi" sözcükleri dökülmeli.

Holocaust: Canınızı acıtmak istiyorsanız bu şarkıyı çalın. Dibe vurmaya niyetliyseniz bir kez daha çalın...

I Feel You: Depeche Mode'u kendilerinden de iyi hissetmiş ki grubumuz, şarkıyı orjinalinden güzel kavırlamayı başarmış. Doğası gereği "gaz yüklü" olan şarkının tüm havasını grup havasıyla birleştiren Placebo albümün en iddialı ürünlerinden birine daha imzasını çakmış. Krallığı gelmiş de Depeche Mode'dan çalmış...

Daddy Cool: Karşınızda albümün en büyük hiti! Bunu kim düşünmüş de bulmuşsa alnından öpmek geliyor içimden zira isabetin böylesi... Açılıştaki kibrit sesiyle çakılan ışık birkaç dakika boyunca harıl harıl yanarken bizlere yalnızca dansetmesi ve Placebo'ya şükretmesi kalıyor. 80'ler ruhuna saygıda kusur etmeyen üçlümüz bu işi tam da doğru şarkıyla yapıyor.

Jackie: Albümün son şarkısı olmayı daha fazla hakeden bir şarkı daha bulunamazdı; zira Sinead Jackie'sine "Elveda" derken biz de Placebo'ya sallıyoruz mendilleri. Ve Sinead'in Jackie'sine bizim de eski Placebo'ya kavuşabilmemizi diliyoruz.

Hiç yorum yok: