15 Ocak 2007


POPÜLER KÜLTÜR ÖPSÜN SİZİ

Arkamdan toplu halde su döktünüz herhalde pek sevgili okuyucular; tez gittim tez geldim ve şimdi sizlerle dün geceki Art Brut konserini paylaşma zamanı...

Babylon'a "Geç kaldık!" sızlanmalarımla girdiğimizde saatler 23.02'yi gösteriyordu; ancak konserin belirlenen saati 23.00 ise de bir punk grubundan dakik olmasını beklemek küfür niteliğinde olsa gerek. Yine de erken giden Harun İzer'in şahane setiyle yol aldı; geldi The Long Blondes'lar gitti Lcd Soundsystem'lar...

Saatler 23.50 küsürken sahnede beklenen beşli belirdi. Ama kendilerini dörtlü olarak gören gözlerim basçının varlığını sorgulamadı bile. Konser bitiminde "Basçı, kız çıktı be!" diyen arkadaşıma "Hangi basçı? O yoktu ki!" tepkisini vermiş olup yine de konser sırasında içimden "Ne güzel bas sesi" diye geçirmemiş değilim; birkaç kadehçik (!) içkiye atıyorum suçu...

Basçıyı görmemiş olabilirim, ama kalan üyeleri dikkatle izledim ve kendilerinin insan içine çıkması için birer izin kağıdı almaları gerektiği konusunda iddialıyım. Vokalist Eddie Argos'un Alman kasap tipinde olduğunu belirtelim öncelikle. Görmemiş olsam da konser esnasında ayakkabısını çıkardığını duydum ayrıca; çorapları da delikmiş. Bir çubuklu pijaması eksikmiş zannımca. Bir de şeker küpü bateristin eziğin önde gideni olduğunu da söyleyelim; bateriyi ayakta çalmış olabilir ama gömleğini pantolon içine sokmasıyla haftanın en rüküşleri arasında yerini aldı. Gitaristleri saymıyorum bile; Robert Smith saçlı olanın sesi de kötüydü zaten.

Şekillerine "dışkı" atmış olabilirim ve fakat bu demek değil ki konser kötüydü. Aksine 40 dakika sürmüş olsa da şarkıların kısa oluşuna bakarsak normal ebatta 2 saat süren bir konsere denk geldiğini söylemek lazım. Formed A Band'le başlayan konser Bang Bang Rock'n Roll ile devam ettikten sonra yeni şarkılara geçen gruba bir adet tam teçhizatlı pogo grubu eşlik etti. Bir ara şiddetle pogo yapanlardan biri bana dönüp "Aaa şarkıları biliyorsun sen!" dedikten sonra ekibin ne amaçla orada bulunduğunu da anlamış oldum. Tribün amigosu gibi sırtlarını sahneye dönüp zıplamaya gelen bu şahıslara önerim şudur: Gidin bir trambolin kiralayın!

Ayrıca vokalistin her "The next song is a love song" deyişinde Emily Kane diye bağırmamdan sonra dönüp alaycı bir suratla "This one is not Emily Kane too!" (Mimikli Türkçesi:Bu da Emily Kane değil, şiştin mi şekerim..) demesi kalbimi kırdı. Sonradan çaldılarsa da bu kez şarkının en güzel kısmını unuttu kafası bizimkinden de bir milyon Eddie. Zıkkım içesice!

Konserin en güzel kısmı Bad Weekend idi elbette. Neden? En sevdiğim şarkıları bu olduğu için... "Popüler kültür bana uymuyor artık!" diye bağırırken ses tellerimi ameliyat masasına yolladım; hala dönmediler.Ayrıca Moving to L.A de oldukça iyiydi. Hemen bu şarkıdaki Morrissey göndermesi ardından gelen "There Is A Light That Never Goes Out" ve biraz öncesinde mırıldanılan "Leaving On A Jet Plane" ise güzel mi güzel sürprizleriydi gecenin...

Son olarak Art Brut'un eğlendirmesine rağmen buldumcuk olduğunu söyleyeyim.İşte egosu pompayla şişirilmiş Argos'un konser boyunca yaptığı şebekliklerden bir demet:
Biz asi gençliğe "Çocuklar" diye seslenmesi, orada burada bir numara olduk diye beş şarkılık süre boyunca konuşması (Gerçi "Disneyland'de bir numara olduuuk, SSCB'de bir numara olduuukk!" nidaları komikti.), Babylon'da etrafı dolaşa dolaşa her biten ilişkisini anlatması (O tiple yenisini bulduğuna şaşmalı) ve sürekli "Buradan çıkınca gitarınızı kapıp bir grup kurun!" diye çığırarak kendisini Sex Pistols zannetmesi... Geçelim bunları dostum; hepsi 1975'te yapıldı zaten.

Sözün özü dans da ettim küfür de! Kaçıranlar utansın ama kaçırmayanlar da üzülmesin. Tekrar gelirlerse "ancak" bedava bilet aracılığıyla, o da "belki" gidebilirim; ama gidersem de yine eğlenirim!

4 yorum:

Dilara dedi ki...

beraber gidelim. hem de beleş. oyh ;P

ezgi dedi ki...

haha haber veririm sevgili lavender. kambersiz düğün mü olurmuş...

Harun İzer dedi ki...

setlist'e bir baktım da, bad weekend orada "good weekend" diye yer alıyordu. her halikarda güzel konserdi ya. geçmiş olsun, long blondes.

ezgi dedi ki...

her weekeend'i güzel bu adamların, ha good olmuş ha bad...
hızır gibi geliverdiniz japonik dj'imiz, maşallah maşallah :)