17 Ekim 2006

BİR ORGAN OLSAN NE OLURDUN

Oh mon dieu! Bu kızlar beni öldürecek! Mezarımı siz mi kazacaksınız The Organ güzelleri?

Kanada soğuk mu olur bilmem; ama geçen kış bahsi geçen grubun ilk albümü "Grab That Gun"dan çıkma on şarkı, termofor etkisi yapmıştı üstümde. Belki fazlasıyla tanıdık gelen seksenler tınıları yüzünden; belki çağıma yakın indie ezgilerinden girmiştim The Organ'ın koynuna...

Eh bahar gelir yaz gelir, kar grubunu terkeyleme zamanı gelir. Ama gün ekim ve bugün sıcaklar on derece düştü; tozlanmış The Organ şarkılarım da kurulmuş saat gibi aklıma çöktü. Açtım dinledim; dinledim; dinledim... Ah ne özlemişim!

Sevgi dolu yazılara katlanamayanlar kaşkollarını alıp gitsin! Kış gelince kalorifer peteği kadar tatlı olduğumu bilenler ise bilmeyenlere anlatsın. Ben de hazır baş anlatıcıyken size "Grab That Gun"dan bahsedeyim kuzucuklarım.

29 dakikalık mini mini albümde Morrissey'inkilere yakın şarkı sözleri, Joy Division'a yakın uğultu sesleri, The Cure'a yakın (bana uzak) Robert Smith vokalleri mevcut. Mamafih, Çin malı taklit değil bunlar ablacım abicim! Kızlar çalmış ama güzel de çalmış. Org, morg ne varsa...
Örneğin albümün en bi en'i, en frontman'i "Brother", girişten çıkışa dek sağa sola sallıyor; dans ettiriyor; geçmişi yad ederken bugünün günlüğünü yazıyor. Bana gözyaşları o ayrı.. Termoforum gözümün altında patladı galiba...
Sonra nice genç kızı kalbinden vurup, yatağında katledip namlusunun ucuna üfleyen bir "Steven Smith" var çölün ortasında; isim tanıdık geldi mi size? Ah ca'nım Steven Patrick Morrissey'im, bir kahramanın ön adı olup Robert "saçaklı" Smith'in soyadıyla mı süslenecektin!
Hem ismiyle emocuları tapındıracak "Sinking Hearts"a ne demeli? Cismine ben tapındım billahi...

Serge Gainsbourg'un bir zamanlar dediği gibi: "Listen to THE ORGAN that i played for you!"
Size The Organ çalıyorum şu an, yaklaşsanıza...

1 yorum:

soida dedi ki...

Come on now
Grab that gun and we’ll go drive
Around
Until there’s no sound..