5 Temmuz 2006

PERDELER SIMSIKI KAPALI

indie müziğin 2000'lerde altın çağını yaşadığı ve yeni grupların patlamış mısır misali patlayıp durdukları aşikar... kabul, neredeyse hepsi "dandy look" kazanına düşüp takım elbiseler çekmiş üstüne, hepsi sigarasını red- kit gibi ağzının kenarında tutmakta. fakat "imaj hiçbir şeydir müzik her şey" desek de arada bir sezar'ın hakkını sezar'a vermek şart, aradan başını uzatan birkaç "iyi" grup yok değil, elefant gibi...

elefant, 2001 doğumlu ve yarışmamıza new york'tan katılıyor. ve yine hemşehrisi interpol gibi çevre illerde büyük ölçüde takip edilen bir grup. ama indie ve mekan hariç interpol'le bağdaştırılabilecek fazla ortak noktası bulunmamakta. elefant biraz daha acemi, biraz daha duygu işi, biraz daha 80'ler indie'si... biraz daha "komşu kızı" belki...

grubun ilk uzunçaları "sunlight makes me paranoid" orta karar bi albüm. misfit gibi merak uyandırıcı, sunlight makes me paranoid gibi ürkek şarkılar dinlenmeye değer, evet ama cd'yi müzikçalara ikinci kez yerleştirirken heyecan duymayacağınız kesin. yine de debut olarak kaydadeğer...

ikinci albüm "black magic show" ise üsttekine nazaran daha eğlenceli, daha sert, daha vurucu... özellikle "the clown" gerek sonlara doğru artan temposu (3.40 sonrası diyelim), gerek gitarla baterinin mükemmel uyumu ile sözlere kulak verdirmiyor bile. ki diego garcia (vokal-söz) fena söz yazarı sayılmaz hani... ya da ilk single "lolita", klişe de olsa hem nabakov'a güzel bir gönderme yapmakta hem de deliler gibi dans ettirmekte...

ham oldukları kesin ama ağızda ekşi bir tat bırakmıyor "elefant". geçmişi beş yıla dayanan gruplar içinde yıldız gibi parlıyor mu tartışılır, ama yine de dinlemeyen eksik kalır.
hadi kimse kalmasın, bir iki!!

Hiç yorum yok: