2 Mayıs 2006

GENÇLİK HEVESİ GİBİ KOKMAK

Nirvana, doğduğu tarihten dağılışına dek önce yerel piyasada arkasından da tüm dünyada yeni bir müzik, tarz, sistem yaratmış ancak bundan ilk önce kendisi sıkılmış bir grup...

Ortaokul- lise sıralarında sıkça dinlediğim üçlünün daha sonra bana eskisi kadar cazip gelmemesi ilginç değil. Belki sertlik hakkımı bir iki gruptan yana kullandığım, kulak bazında yaşlandığım belki de o dönemleri çoktan geride bıraktığım için Nirvana eskisi kadar heyecan vermemekte bana. Öyle ki elim "Nevermind" da dahil hiçbir albümlerine uzanmamakta.

Yine de eski günlerin hatrına Kurt'ü ve gidişiyle yarattığı boşluğun derinliğini anmadan geçmemek lazım. Dünyanın en yetenekli, en muhteşem adamı olmasa da şarkıları içten yazıp söylediği, "Hangi noktadayım?" kaygısını dinleyiciyle paylaşmaktan çekinmediği, dürüst müzik yaptığı için; albümü yeniden dinlediğinizde hala "yeni" etkisi yarattığı için; hatta öldüğü için (kör ölür hesabı değil bu, yapacak bir hadisenin kalmaması) şimdi dünyanın en büyük "star"larından kendisi.

Biraz MTV pohpohlaması, biraz da ortam değişikliği belki... Ki Kurt de bundan bıkıp gitti.
"Rape Me" diye çığlıklar atarken asıl düzülen hayata bağlılığı oldu belli ki...

Ama bugün dahi "Nevermind" en iyi albümler sıralamasında hep ilk üçteyse vardır insanların bir bildiği. Kritiklerle aram bozuk olsa da Nevermind için bozabilirim kendi kriterimi...

Hiç yorum yok: